1. Anasayfa
  2. Haberler
  3. Yılda iki kez mahkeme gören “Hayata Dönüş” davası zamanaşımına uğratıldı: Süreç nasıl ilerleyecek?

Yılda iki kez mahkeme gören “Hayata Dönüş” davası zamanaşımına uğratıldı: Süreç nasıl ilerleyecek?

Notahaber Notahaber -

- 8 dk okuma süresi
23 0

“Küçücük bir umudum vardı mahkemeye giderken. Çok huzursuzum, çok yıprandım. Çünkü kardeşimin tutukluğundan bu yana 35 yıldır mücadele ediyoruz. Hikmet Samitürk ve Sadettin Tantan ‘zaiyat az’ demişti. Ama bir kişi ölünce, bir kişi ölmüyor. Ailesi, sevdikleri bir sürü insan ölüyor. Beş kişilik ailemizde sadece annemle ben kaldık. Direne direne geçti ömrümüz. Bu yolda adalet inancım zaten yoktu, bir kez daha yitirdim.” 

“Hayata Dönüş” operasyonunda hayatını kaybedenlerden Murat Ördekçi’nin ablası İclal Şirin, mahkeme sonrası zamanaşımı kararını bu sözlerle eleştirdi. İnancını kaybetse de dava avukatlarıyla birlikte üst mahkemede adalet arayışını sürdürecek.

Mahkeme "zamanaşımı" dedi, Hayata Dönüş Operasyonu davasını düşürdü
Mahkeme “zamanaşımı” dedi, Hayata Dönüş Operasyonu davasını düşürdü
17 Kasım 2025

Kardeşi, Bayrampaşa Cezaevi’nde 19 Aralık 2000’de “Hayata Dönüş” adıyla düzenlenen operasyonda hayatını kaybeden 12 mahpustan biriydi. 25 yıllık adalet arayışında yargı süreci operasyondan 10 yıl sonra başladı. Dün (17 Kasım) Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında avukatların itirazlarına rağmen dava zamanaşımı gerekçesiyle düşürdü.

“Karar baştan belliydi”

39 er ile 157 rütbeli asker hakkında zamanaşımından düşürülen dava avukatlar ve aileler tarafından istinafa taşınacak. Dava sürecinde yaşadıklarını bianet’e anlatan İclal Şirin, kararın mahkeme öncesinden verildiğini söyledi:

“Mahkeme başkanı çok rahattı çünkü karar baştan verilmişti zaten. Kararlarının net olduğu daha yargılama başlamadan o kadar belliydiki birisi uyuklayarak diğeri telefonla oynayarak dinledi avukatların yaptığı savunmaları. Açıkçası küçük de olsa bir umutla gittim mahkemeye, avukatlarımız da çok iyi hazırlanmıştı. Hepsi ayrı ayrı konuyla ilgili detay bilgiler verdiler. Sanık askerlerin neredeyse üçte birinin ifadesi alınmamış, ifadeler tamamlanmadan da hüküm verilemez diye düşündük. Maalesef süreç çok kötü ilerledi. Bir yetkili çıkıp ‘elini kolunu sallaya sallaya evlere ya da kurumlara girip insan öldürmenin bir cezası var’ diyebilirdi ve bunun önünü kapatabilirdi. Ama olmadı…”

“Adaletin yolu tıkandı”

İstinaf da kararı onarsa yine de sonuna kadar hukuk mücadelesini sürdüreceğini söyleyen Şirin, şöyle devam etti:

“Sevdiğinizi kaybediyorsunuz ama hiçbir değeri yok sizin dışınızda. Bir insan ölmüş, neler yaşandı, kimsenin umrunda değil. Yani adaletin yolu tıkandı. Kardeşim 7 yıl yargılandı ve hüküm verilmedi. 7 yıl tutuklu kaldı, öldüğünde grevde de değildi. Greve destek için yapılan buluşmada halay çekmiş. Orada hiçbirinin elinde silah olmadığı tutanaklarla, adli tıp raporlarıyla belgelendi. Sadece dışarıdan atış yapılmış ve hepsi askerlerin silah kullandığı kesin ve net. Hepsi haksız yere öldürüldü. Her şey hukuka aykırı bir şekilde yapılmış. Kamyonlarla bombalar taşınmış. İsteselerdi oradan hepsini sağ salim çıkarırlardı ama amaç öldürmekti zaten.”

“Yılda iki kez duruşma gördüler”

Davanın avukatı Güçlü Sevimli de kararı istinafa taşıyacaklarını söyledi. Avukatları istinafta da onama çıkarsa Yargıtay’a, yine sonuç alınamaması halinde Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvuru yapılacağını belirtiyor.

Zamanaşımı kararını değerlendiren avukat Güçlü Sevimli, operasyondan 10 yıl sonra başlayan yargılama sürecindeki ihlal ve ihmallere ilişkin şöyle konuştu:

“Yargılama kapsamında bu davanın soruşturma aşaması sadece 10 sene sürdü ve bu kabul edilemez bir süre. Hukuken de kabul edilemez bir karar. Sürüncemede bırakıldı dosya ve zamanaşımına sebep olanlar da zaten soruşturma ve kovuşturma makamları. Mahkeme, 765 sayılı eski ceza kanununa dayandırarak kararını verdi. Soruşturma aşamasında önce savcılık ve yargılama aşamasında da mahkeme oyaladı. Yılda iki kez duruşma gördüler.”

“Savcı hakkında dava açıldı”

Kamu görevlilerinin sanık olarak yargılandığı davalardaki AİHM kararlarını hatırlatan Sevimli, savcının daha önce bu nedenle yargılandığını da söyledi:

“Böyle davalarda soruşturma ve kovuşturma makamlarının dosyanın zaman aşına uğranmasında bir etkileri varsa ki burada olduğu çok açık. AİHM bu konuda ‘kamu görevlileriyle ilgili zaman aşımı kararı veremezsiniz’ diyor. Soruşturması sadece 10 sene sürdü ve soruşturmayı yürüten savcının hakkında da sürüncemede bırakmasından kaynaklı dava açıldı. Sonradan berat ettirilip cezası kaldırılsa da savcı bundan yargılandı ve bir yıl ceza aldı. Bu açıdan bu dosyanın zaman aşına uğranmasının temel sebebi soruşturma ve kovuşturma makamlarının olduğu çok açık. Bu davanın bu nedenle AİHM kararları ışığında zamanaşımıyla bitirilmemesi gerekirdi.”

İHD’den tepki

Karara bir tepki de İnsan Hakları Derneği (İHD) MYK üyesi Gülseren Yoleri’den geldi. Yoleri, dört duvar arasında devletin koruması altındaki mahpusların güvenlik güçlerince öldürüldüğü bir katliamın zamanaşımı savunmasıyla kapatılmasının “kabul edilemez” olduğunu söyledi. Kararı kabul etmediklerini belirten Yoleri şunları söyledi:

“19 Aralık katliamı gibi dört duvar arasında tutulan ve devletin yaşam güvencesi sağlaması gereken mahpusların güvenlik güçleri tarafından vahşice öldürülmelerine dair bir davanın zamanaşımı savunması ile düşürülmesi ve bu katliamın cezasız bırakılması kabul edilemez. Bu cezasızlık uygulamasına karşı gerek yasal gerek meşru her yürlü yolla itirazlarını sürdüreceğiz. Bu katliamın unutturulmasına da cezasız bırakılmasına da sessiz kalmayacağız.”

“Devletin cezasızlık ısrarı”

Yoleri, kararın cezasızlık politikasının yeni bir örneği olduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı:

“Doğrudan devlet güçleri yada devlet gücünü arkasına almış failler ile toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık, ırkçılık gibi devletin resmi ideolojisi paralelinde suç işleyenlerin fiili veya yasal yollarla korunması yoluyla ortaya çıkan ve faile ödül anlamına gelen cezasızlık da bir devlet politikasıdır. Bu yüzden kadın cinayetlerinden, siyasi cinayetlere, katliamlara, nefret saldırı ve cinayetlerinden gözaltında kaybedilmelere, iş  cinayetlerinden hapishane katliamlarına her alanda karşımıza çıkmaktadır. Cezasızlık politikası devletin bu alanlardaki politikalarında ısrarı ve bu suçları ile yüzleşmekten kaçıması ile doğrudan ilişkili olduğu gibi, bu suçların tekrar tekrar yaşanmasına alan açmakla, toplumun adalet duygusunu yok etmekte, yöneldiği alana göre topluma ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.”

(AB)

Kaynak: Yılda iki kez mahkeme gören “Hayata Dönüş” davası zamanaşımına uğratıldı: Süreç nasıl ilerleyecek?

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir